Rakka'daki Osmanlı Yönetiminden Bir Kıssa
RAKKA'DA OSMANLI YÖNETİMİNDEN BİR KISSA
Gaziantep bölgesinde yerel araştırma yapan Cuma Karataş, kitabında şu söylenceye yer verir: ''Abbas Paşa, Urfa valisidir. Göçebe Türkmenler de Rakka ve Colap'ta yerleştirilmiş, tarımla uğraşmaktadırlar. Topraklar devletindir. Her köyde devletin bir görevlisi bulunmaktadır, tarım işlerini kontrol etsin diye. Bunlara ''Şahna'' denilmektedir, seksen şahna görevlendirilir her yıl. Bu şahnalardan biri bir Türkmen kızını beğenir. Daha sonra bu kızın güzelliğini Abbas Paşa'ya anlatır. Abbas Paşa kızın babasını yanına çağırır, ondan kızını kendisine eş olması için ister. Kızın babası tek başına karar veremeyeceğini, aşiretine danışması gerektiğini bildirerek süre ister, köyüne döner. Kızın babası aşiretin ileri gelenleri ile ve diğer aşiretlerle görüşür, bilgi alışverişinde bulunur. Sonunda kızı Abbas Paşa'ya vermeye karar verirler. Ancak bu kararlarını gizli tutarlar. Harman zamanı ürünlerini samandan ayıkladıktan sonra, tüm Türkmenler kendi aralarında anlaşır, seksen şahnayı birden harmanların içine atarak yakarlar. Eşyalarını toplayıp Colap'tan kaçaralar. Fırat'ı geçip bu günkü yaşadıkları alanlara yerleşirler.''(41)
Osmanlı, Rakka'daki Türkmenleri cezalandırmak için Abbas Paşa'yı görevlendirmiştir. Abbas Paşa'ın İskenderun'dan karaya çıkıp bölgeye gelişini Dadaloğlu şu deyişi ile anlatır:
''İskeleden kaktı ol Abbas Paşa,
Kızılı, boranlı dağ var önünde,
Elbeyli beylerin at başı çekmez,
Çevrilip konacak yer var önünde.
İlleride Osman Bey, zorbalar başı,
Aşireti var, çıplak eder savaşı,
Keser kelleler, basar üleşi,
Kartallar dönecek yer var önünde,
Küçük Ali Oğlu da, haykırır kakar,
Düşmanı görünce, belini büker,
Çimbulat kılıçla demir bent söker,
Omuzu kalkanlı er var önünde.
DADALOĞLU der; ordan geçerse,
Elbeyli Türk'ünden yolun açarsa,
Akan kanlı Murat köpük saçarsa,
Seyit Battal gibi er var önünde. (42)
Gaziantep bölgesinde yerel araştırma yapan Cuma Karataş, kitabında şu söylenceye yer verir: ''Abbas Paşa, Urfa valisidir. Göçebe Türkmenler de Rakka ve Colap'ta yerleştirilmiş, tarımla uğraşmaktadırlar. Topraklar devletindir. Her köyde devletin bir görevlisi bulunmaktadır, tarım işlerini kontrol etsin diye. Bunlara ''Şahna'' denilmektedir, seksen şahna görevlendirilir her yıl. Bu şahnalardan biri bir Türkmen kızını beğenir. Daha sonra bu kızın güzelliğini Abbas Paşa'ya anlatır. Abbas Paşa kızın babasını yanına çağırır, ondan kızını kendisine eş olması için ister. Kızın babası tek başına karar veremeyeceğini, aşiretine danışması gerektiğini bildirerek süre ister, köyüne döner. Kızın babası aşiretin ileri gelenleri ile ve diğer aşiretlerle görüşür, bilgi alışverişinde bulunur. Sonunda kızı Abbas Paşa'ya vermeye karar verirler. Ancak bu kararlarını gizli tutarlar. Harman zamanı ürünlerini samandan ayıkladıktan sonra, tüm Türkmenler kendi aralarında anlaşır, seksen şahnayı birden harmanların içine atarak yakarlar. Eşyalarını toplayıp Colap'tan kaçaralar. Fırat'ı geçip bu günkü yaşadıkları alanlara yerleşirler.''(41)
Osmanlı, Rakka'daki Türkmenleri cezalandırmak için Abbas Paşa'yı görevlendirmiştir. Abbas Paşa'ın İskenderun'dan karaya çıkıp bölgeye gelişini Dadaloğlu şu deyişi ile anlatır:
''İskeleden kaktı ol Abbas Paşa,
Kızılı, boranlı dağ var önünde,
Elbeyli beylerin at başı çekmez,
Çevrilip konacak yer var önünde.
İlleride Osman Bey, zorbalar başı,
Aşireti var, çıplak eder savaşı,
Keser kelleler, basar üleşi,
Kartallar dönecek yer var önünde,
Küçük Ali Oğlu da, haykırır kakar,
Düşmanı görünce, belini büker,
Çimbulat kılıçla demir bent söker,
Omuzu kalkanlı er var önünde.
DADALOĞLU der; ordan geçerse,
Elbeyli Türk'ünden yolun açarsa,
Akan kanlı Murat köpük saçarsa,
Seyit Battal gibi er var önünde. (42)
0 yorum:
Yorum Gönder